27 Ekim 2010 Çarşamba

politika

Bıktım ben sizden. Kendinizi akıllı zannediyorsunuz. Ben kendi ufak hırslarımı zaman gelip de manasız bulabiliyorken, siz dünyayı değiştiriyorsunuz. İnsanların canını yakıyor, herkesi kasıp kavuruyor, hepimizi kahrediyorsunuz.



Kendinizi güçlü, bizi güçsüz; kendinizi bilge, bizi cahil kabul ediyorsunuz. Gülmek bile gelmiyor içimden zavallılığınıza.


Elde ettiğiniz, elde edeceğiniz ne varsa sonunda bu dünyada bırakıp, siz de geberip gidiyorsunuz, aynı bizim gibi. O kadar farksızsınız işte bizden.. Ölümden sonrası için de ayrıca gizli bi planınız olduğu ortaya çıkmadığı müddetçe sizin üstünlüğünüzü hiç birimiz kabul etmeyeceğiz. Hiç etmedik. Öyle yüzeysel ki amaçlarınız, ezikliğinizden yaratıcı olana eziyet çektiriyorsunuz, öldürüyorsunuz, yine de hıncınızı alamıyorsunuz. Acizliğiniz ortaya çıkmasın diye elinizden ne geliyorsa yapıyorsunuz.


Oysa biz görüyoruz. O ucuz tiyatro oyununuzu ekranlardan her gün seyrediyor, repliklerinizi gazetelerden her gün okuyoruz. Yıllardır usta tiyatrocular kendilerinden iyi oyuncuların kahpe dünyalarını dillendirdikçe onları susturuyorsunuz. Herkesi susturuyorsunuz. Öyle korkuyorsunuz kii.. Artık ilgimi size sarf etmek bana zaman kaybı olarak geliyor. Gülmek bile gelmiyor içimden zavallılığınıza.



Ne yaşadınız da kendinizden bu denli nefret ediyorsunuz, kim yetiştirdi sizi bilmiyorum. İnanın hiç de ilgilenmiyorum. Demek ne denli güçsüz iseniz, çirkinleşerek ancak hırslarınızla başa çıkıyorsunuz. Sizin gibi yaşamayı tercih etmeyen herkese içten içe özeniyorsunuz, ancak nefretiniz içinize sığmıyor, hıncınızı bu dünyada en ‘kaliteli!’ yaşanlar olarak kendinizi ilan edince alıyorsunuz. Yanılmıyorsunuz, hislerin – duyuların – dokunuşların güzelliğini bizler satın almadık; bunlar bedenlerimizde ve ruhlarımızda gizliydi, ücretsizler ama pahaları biçilemez. Bunlar kendi insanlığını keşfetmiş her insanın rahatlıkla elde edebileceği şeyler. Pek ‘lüks’ değiller, çok bir şey de ıspatlamıyorlar.. Hoş, sizin aşağılık yollarla elde ettiklerinizden çok daha fazlasını ıspatlıyorlar.. Düşününce tekrar bi tiksinme geldi sizden. Nefesleri bile sırf zehir sizin gibilerin..



Aslında kendiniz için en doğrusunu yapıyorsunuz. Ölün, öldürün; satın, satılın istediğiniz kadar. Bizim ömürlerimiz sizinkiler gibi çıkar üzerine kurulmadığından çilelidir. Bu sebepten yorgunuz ve son nefesimizi verirken bile bedenlerimiz sızlayacak sizin dünyaya kustuğunuz kahır yüzünden. Fakat o ömre bedel çok özel anılar edinebiliyoruz biz, şu sizin bir türlü yaşayamadıklarınızdan.. Onlara sahip çıkarak göçeceğiz. Bir arkadaşım demişti hayat güzel değildir idil, sadece güzel anlar vardır diye.. aynen öyle işte. Bu güzel söze ithafen.. herkese iyi geceler.

26/01/2010 02:27

1 ne dedi?:

idil dedi ki...

All that is necessary for evil to triumph is for good men to do nothing.
- Edmund Burke

27 Ekim 2010 16:12

Yorum Gönder

 

©2009idilita | by TNB